Kilo Verme, Obezite, Şeker




Obezite Nedir?
İngilizce "Obese" Kelimesinden gelen "Obezite" vücutta depolanan yağ miktarının çok fazla olması biçiminde tanımlanıyor. Obezite vücudun fiziksel yapısına uymayacak ölçülerde aşırı derecede yağ depolanması sonucunda oluşur.


Uzman doktorlar obeziteyi Klinik olarak tanımlamak için kilonun boyun karesine oranlanması (kg/m2) ile elde edilen Vücut Kitle indeksi (VKI) ya da İngilizce adıyla "Body Mass Index"(BMI)değerini kullanıyorlar. Buna göre erişkinlerde vücut kütle indeksi (VKİ)'nin 25'in üzerinde olduğu kişiler aşırı kilolu, 30'un üzerinde olanlar obez olarak tanımlanıyor.


Diyabezite



Diyabet ve obezitenin hızlı artışı ile ortaya çıkan ve Türkiye’de de her gün biraz daha yaygınlaşan “diyabezite” dikkat gerektiren bir kavram ve önemli bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkıyor.
Son yıllarda obezite dünyada ve Türkiye’de her geçen gün yaygınlaşıyor. Obezitenin davetiye çıkardığı hastalıkların başında da diyabet geliyor.
Endokrinoloji Uzmanı Dr. Kağan Güngör, diyabezite hakkında bilgi verdi.
284 milyon insan obezite hastalığı ile mücadele ediyor
Gelişmiş ve gelişmekte olan tüm dünya ülkelerinde diyabet sıklığı, beklentileri ve öngörüleri aşan oranda hızla yükselmektedir. 1995’de dünyada toplam diyabetli sayısı 135 milyon iken, 2000’de bu sayı 171 milyona, 2010’ da 284 milyona ulaşmıştır. 2030’da bu sayının 439 milyonu bulması beklenmektedir.
Türkiye’de her 3 kişiden 2’si fazla kilolu
Türkiye’de de durum, dünyadan farklı değildir. 2000’li yılların başında diyabet hastalığı sıklığı %7,2’dir. Bu sıklık, 2010 yılı verilerinde %90 artış göstererek %13,7 ye yükselmiştir. Türkiye’de özellikle bazı yörelerde 40’lı yaş grubundaki her 5 erişkinden birinin diyabetli olduğu bilinmektedir.
2000 ile 2010 yılları arasında Türkiye’de obezite sıklığı %44 oranında artmıştır. 2010 yılı verilerine göre; Türkiye’de her üç erişkinden sadece biri normal kiloludur, geriye kalan 2’si ise ya kilolu ya da obezdir.
Obezite diyabete davetiye çıkarıyor
Diyabetteki bu ürkütücü artışın en önemli nedeni, obezite olarak gösterilmektedir. Diyabet ve obezite yeni tanımlamayla “diyabezite” salgın biçiminde yaygınlaşmakta ve Türkiye’yi de önemli ölçüde etkilemektedir.
Tip 2 diyabet her yaşta görülüyor
Tip 2 diyabet yakın zaman kadar “dede ve ninelerin” hastalığı olarak bilinirdi. Tıp fakültelerinde öğrencilere genellikle 40 yaşından önce “Tip 2 diyabet görülmez” bilgisi verilir ve Tip 2 diyabet 20’li, 30’lu yaşlarda neredeyse hiç görülmezdi. Günümüzdeyse 20’li 30’lu yaşlarda hatta çocukluk yaş grubunda bile Tip 2 diyabete rastlanabilmektedir. Ülkemizde ve dünyada diyabet sıklığı her yıl katlanarak artış göstermekte ve hızla artmaya devam etmektedir. Toplumda diyabete rastlanma oranları ileriye yönelik yapılan projeksiyonlardaki beklentilerin çok üzerinde bir artış göstermektedir. İleri yaşların hastalığı olan Tip 2 diyabet artık neredeyse her yaşta ortaya çıkabilmektedir.
Tip 2 diyabet hastalarının çoğunluğu obez
Tip 2 diyabet hastalarının tamamına yakını kilolu ya da aşırı şişmandır (obez). Tip 2 diyabet obezite ile kol kola girmiş iki hastalıktır. Kilolu ya da aşırı şişman olmak yani obezite pek çok hastalığa yol açmakla birlikte en çok diyabet sıklığını artırmaktadır.
Kilo artışına paralel şekilde obezite, tip 2 diyabet sıklığını kadınlarda 23 erkeklerde 40 kata kadar artırabilmektedir. Bu kol kola girmiş ikili (diyabet ve obezite) hem doğrudan hem de dolaylı olarak neden oldukları pek çok hastalık aracılığıyla ölüm nedenleri arasında tüm dünya ülkelerinde ön sıralarda yer almaktadırlar. Diyabet ve obezite yaygın birlikteliklerinden dolayı “diyabezite” şeklinde birleştirilerek yeni bir kelime türetilmiştir.
Çağın hastalığı diyabezite
Diyabezite; sıklığı, sıklığının hızla artması ve yol açtığı ölümcül hastalıklar nedeniyle “çağın vebası” olarak kabul edilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü diyabeziteyi yaygınlığı ve önemi nedeniyle çok önemli bir halk sorunu olarak tanımlanmaktadır.
Tüm bilimsel veriler, diyabet sıklığının korkutucu artışında obezitenin yaygınlaşmasının başlıca sorumlu olduğu gerçeğini doğrulamaktadır. Bu ayrılmaz ikili, diyabet ve obezite; diyabezite adı ile birleştirilmelerini haklı çıkarır biçimde birbirine paralel şekilde yaygınlaşmaktadır. Diyabezite insan sağlığını tehdit etmekte, başka hastalık ve sakatlıklara yol açarak yaşam kalitesini bozmakta ve ölümlere neden olarak insan ömrünü kısaltmaktadır.
Diyabezite ile kapsamlı bir mücadele şart
Dünyanın en önemli sağlık sorunlarından biri olan diyabezite yüzünden, hükümetlerin sağlık harcamaları ciddi şekilde artmaktadır. Avrupa ülkelerinde; ağız yolu ile alınan ilaç kullanmakta olan sorunsuz bir diyabet hastasının yıllık tedavi maliyeti 400 Euro iken, böbrek, göz ve kalp hastalıkları ile komplike olmuş bir diyabet hastasında tedavi maliyeti yıllık 6000–8000 Euro’ya ulaşmaktadır.
Sağlık bütçelerinin bu artışlarla diyabezite ve yol açtığı sağlık sorunlarını finanse etmesi, önümüzdeki yıllarda mümkün görülmemektedir. Bu durum gelecekte obezite ve diyabetin yani diyabezitenin giderek daha da önemli bir sorun olacağı anlamına gelmektedir. Bu nedenle tüm dünyada obezite ve diyabet ile savaş yolları tartışılmakta ve obezitenin önlenmesine yönelik kampanyalar yürütülmektedir. Obezite ve diyabetle mücadele edilmesi ve diyabezitenin önlenmesi, daha sağlıklı bir toplum için kaçınılmazdır.






Şeker ve Tuz!...
Tatlılarda sadece şeker olduğu bilinir, ancak tatlı hamurundaki tuz oranı da dikkate alınmalı. İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ramazan Özdemir, kalp, kolesterol ve tansiyon hastalarının bayramın vazgeçilmez ikramı olan tatlılardaki tuz oranına dikkat etmelerini istedi. Özdemir, bayramda daha çok baklava gibi hamur tatlılarının tercih edildiğini, bu tatlıların içindeki tuz ve yağ oranlarına dikkat edilmesi gerektiğine işaret ederek, şunları söyledi:
“Tansiyon hastaları nasıl olsa içinde tuz yok diye tatlıya yöneliyor. Ancak bu düşünce hastalarımızı yanıltabiliyor. Tatlılarda sadece şeker olduğu bilinir, ancak hamurundaki tuz oranı da düşünülmelidir. Kalp ve tansiyon hastaları bayramda daha çok az kalorili sütlü tatlıları, tatlıdan vazgeçemeyen şeker hastaları ise diyabet tatlıları tercih etmelidir.”
Az az sık sık beslenin
Oruç tutan insanlarda ramazan ayı sonrasında psikolojik olarak çok fazla yeme isteği doğduğuna işaret ederek, bu dönemde özellikle kalp, şeker, tansiyon, kolesterol hastaları ve diğer kronik hastaların az ve sık beslenmesi gerektiğine dikkati çeken Özdemir, ”Ramazan süresince maddi ve manevi olarak detoks yapan vücuda aşırı ve dengesiz beslenilerek yüklenilmesi doğru değil.
Özellikle bayramın ilk günleri azar azar ve sık aralıklarla beslenilmesi çok daha uygun olacaktır. Bu süreçte metabolizma zayıfladığı için aşırı yüklenme insan sağlığı için sıkıntı olacaktır. Metabolizmanın dengeye kavuşması için bol sıvı gıdalar ve su tüketilmelidir” diye konuştu. Özdemir, ani baş dönmesi, göz kararması, mide bulantısı ve baş ağrısı halinde hastaların mutlaka doktora başvurması gerektiğini söyledi.



Obezitenin Sonuçları :

  • Kronik kalp hastalıkları riski artar.
  • Steatoz ve steatohepatit daha sıktır.
  • Ateroskleroz riski artar.
  • Siklus bozuklukları meydana gelebilir
  • Hipertansiyon riski obez olmayanlara göre 3 kat artar.
  • Polikistik over sendromu görülebilir
  • Tip 2 diyabet görülme riski artmaktadır.
  • Fertilitede azalma olabilir
  • Depresyon ve gut a neden olabilir.
  • Libido ve potansta azalma meydana gelebilir.
  • Obezite ölümcül inme riskini arttırır.
  • Erkeklerde kolon, rektum ve prostat Ca riski artmıştır.
  • Obezlerde safra kesesi ve prostat kanseri riski artmıştır.
  • Reflü özofajit ve hiyatus hernisi daha sıktır.
  • Safra kesesi taşı, obezlerde 7 kat daha sıktır.



Orta Dereceli (%10) Kilo Kaybının Sağladığı Yararlar Şunlardır :

  • Tüm nedenlere bağlı ölümlerde %20 azalma
  • Diyabete bağlı ölümlerde %30 azalma
  • Açlık kan şekerinde %50 azalma
  • Diyabete bağlı kanser nedeniyle görülen ölümlerde %40 azalma












Devamını okuyun...>>

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder